Keblinger

Keblinger

Biri bir şey demiş:

Artık eş zamanlı olarak buradayım:

http://jesusyavuz.tumblr.com


(jesusyavuz)


Kalmalı mı? || Caner Erkin

| 30.3.10

Bugün en çok saygı duyulan haber kaynaklarında bazıları Caner, Jo ve Dos Santos'tan memnun kalınmadığını ve sezon sonu gönderileceğini iddia etti... Bu yüzden üçü için birer değerlendirme yazısı yazmak istedim...

Türkiyenin yetiştirdiği en önemli yeteneklerden biri, Caner Erkin... Türkiye'den yetişip bonservisine(4 M Euro) en çok para verilen futbolcular listesine henüz 18'inde girmiş büyük bir yıldız adayı. Sezon başında kiralandığını duyunca bir hayli sevinmiştim ki opsiyonunun da alınmış olması daha da arttırmıştı sevincimi. Sezona yedek başlasa da sakatlık belasına tekrar yakalanan Galatasaray'a ilaç gibi gelmişti forma giymeye başladığı Aralık ayında. Özellikle sol önde forma giydiği maçlarda dikine oynayan yapısı, çalım yeteneği, şutlardaki başarısı ve hırsı artı yönleri olarak belli etti kendini. Ama gün gittikçe takımın performansıyla paralel olarak onun da performansı düştü...Sezon sonu için 4 Milyon Euro gibi bir opsiyonu olduğu söyleniyor ve sizce buna değer mi? Sizden yorum rica edip yazıma geçeyim...

Mantıklı düşününce Rijkaard'ın 4-3-3 sistemindeki beklerin işlevinde oyun yapısı itibariyle Hakan Balta'dan daha uygun bir tercih gibi görünüyor. Ama Hakan'dan yararlanmayı tercih ediyor hoca. Bunun da sebebini tecrübe, maç istikrarı veya sağlam defansif kurgu isteği şeklinde görebiliriz... Hoş ben de formda bir Hakan'ı Caner'e değişmem. Ama sözkonusu ön taraf olunca şöyle bir dururum. Daha 2 sene önce adı Milan'la Arsenal'le geçen bir futbolcudan bahsediyoruz... Nuri Şahin'li U17 kadrosunun en önemli ikinci hatta bazılarına göre en önemli yeteneğiydi. Hızı, arzulu hırslı yapısı, top tekniği, şut tekniği, dribbling, kesme ortaları, fiziki avantajları vs vs... Bir kanat oyuncusunda aranan tüm özelliklere sahip bir yıldız görünümündeydi o turnuvada. Hoş ben bu yeteneklerine hala inanıyorum lakin şu anki performansı ya da genel anlamda gösterdiği performans hemen bir ay sonra nakit 4 Milyon ödemeye değer mi onu bilemiyorum. Ama tabi yeteneklerine ve potansiyeline bakacak olursak da 4 Milyon çok para değil orta vadade...

Cska'dayken önünde Zhirkov gibi bir adam olamsına karşın yaşına göre azımsanmayacak lig ve Avrupa maçına çıktı Caner. Keza orada olduğu 2 sene boyunca  sakatlık derdiyle az uğraşmadı değil. Ayrıca bir dönem hocası olan Zico'ya da oyundan alınınca verdiği tepki sonrası kadro dışında bulmuştu kendini. Sinirlerine pek hakim olamadığını aşikar aslında, Atletico rövanşında biz de gördük,üstelik çok da eleştirildi ama biz onun hala 21 yaşında olduğunu unutuyoruz galiba...


 Bu nedenle bu takımda kalması onun geleceği adına da çok önemli . Mental gelişimini tamamlamasında Neeskens'in, Rijkaard'ın hatta Tugay'ın katkısını çok fazla göreceğine inanıyorum...

Caner'in Aralık-Ocak aylarında özellikle Keita'sız Kewell'siz dönemde sol önde bulduğu şansı değerlendirmesi, bize kadroda böyle yetenekli bir oyuncumuzun olduğunu gösterdi. Ama daha sonra formdan düşen takımla paralel onda da bir düşme oldu. Bu yüzden pek de kızamıyorum Caner'e. Aslında genelde beğendiğim ortalarını  son zamanlarda ceza sahasına bir türlü gönderemiyor ama mazur görüyorum bunu, çünkü çoğu zaman ceza sahası içinde çoğalamayan bir takımda oynuyor. Geçen ortanın bir önemi kalmıyor yani...

Saadete gelirsek, Hakan Balta bu haftadan itibaren ilk 11'e dönecek ve Caner de kulübeye. Ama tabi iyi bir alternatif olmayı sürdürecek. Sözleşme sonuna kadar da o 4 milyonu ödemek için yönetimi ikna edebilir mi bilemiyorum. Ama benim fikrim kalması yönünde. Olası bir Arda transferinde ve yine olası bir Kewell ayrılışında sol için iyi bir isim olur..Kalmalı; 4 milyona kıyılmalı, ama takside uzun vadelerle bölünmeli o para ekonomik açıdan... Eğer öyle olmazsa bu transferin gerçekleşmesi de zor görünüyor kanımca...

Doğum Yeri : Edremit
Doğum Tarihi : 4 Ekim 1988
Uyruk : - Türkiye
Menajer :
Batur Altıparmak
Sözleşme: Galatasaray 31 Mayıs 2010 / Cska Moskova  2012
























27. Hafta Maç Panorama || Galatasaray 0-1 Fenerbahçe

| 29.3.10
 Blog yazmak, amatör bir ruhla profesyonel bir iş yapmaya benzer. Ama dün bu işin profesyonelliğini bi kenara attım ve bir maçlığına maç yazısı yazmadım, yazamadım. Son iki senede beni en çok üzen maçlar olan Hamburg ve Atletico Madrid eşleşmelerinin ikinci maçlarında bile bu kadar üzüldüğümü sanmıyorum. İnanın parmaklar işlemedi. Söylenecek o kadar şey vardı ki, dökemedim şuraya, yazıp yazıp sildim sadece...
Bugün yazayım dedim ama birçok arkadaş öyle güzel anlatmış ki bir de ben yazıp daha da üzülmek istemedim, unutmaya çalışıyorum... Ama en azından maçın iyisini, kötüsünü yazayım dedim her hafta olduğu gibi, panoramasını..


Stadyum: Ali Sami Yen
Tarih: 28 Mart 2010 Pazar / 19.00
Hakemler: Cüneyt Çakır,  Bahattin Duran, Aleks Taşçıoğlu 4. Hakem: Süleyman Abay
TV: Digiturk (Lig TV)



Galatasaray: Leo Franco, Sabri, Servet, Lucas Neill, Caner, Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Keita, Dos Santos, Elano, Jo


Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bilica, Lugano, Andre Santos, Vederson, Özer, Selçuk, Mehmet Topuz, Alex, Güiza

Goller
  • Selçuk / Dk.69 (Fenerbahçe)
Kart Raporu

Sarı Kart
  • Mehmet Topal 
  • Caner Baros 
  • Volkan
  • Mehmet Topuz 
Maçın Adamı : Selçuk Şahin(!)


Selçuk geçen sene bu takımda kaldıysa Galatasaray'a attığı gol sayesindedir. Dün de golünü atarak seneye takımdaki yerini sağlamlaştırdı...





Maçın Terbiyesizi : Volkan Demirel'in  Terbiyesizliği

Fenerbahçe adına takımının en iyi isimlerinden olan Volkan Demirel, alkışlanarak çıktığı Ali Sami Yen'de topu poposuyla kontrol ederek kendisine edilen tüm küfürleri haklı çıkardı. Ama tabi popo tekniği fevkalede beyimizin ona laf yok. Sözkonusu organlar el ve ayaklar olunca öyle olmuyor tabi, onu birazdan bir yazıyla anlatmak istiyorum...!



Maçın Hayal Kırıklığı : Galatasaray!

Ne umutlarla başladık maça, ne dualar ettik, ne hayaller kurduk zafer sonrası için... Ama olmadı, sahada ruhunu kaybetmiş, büyüklüğünü bilmeyen bir takım vardı sanki. Söylenecek pek laf yok sanırım...




Maçın En İlginç Anı : Gol !


Selçuk topa kötü vurdu dersem yalan tamam da senin halin ne olacak be Leo? Elli tane maça çıktın, birini çevir be kardeşim! Birinde de '' bak kaleci onu tutmasa kötü biterdi bu maç'' dedirt bize! 


Galatasaray Oyuncu Değerlendirmesi :


  • 25# Leo Franco :1
  • 55# Sabri :7
  • 76# Servet 5
  • 12# Neill :7
  • 88# Caner :6
  • 14# Mehmet 5
  • 15# Baros :5
  • 30# Dos Santos :7
  • 11# Keita : 5
  • 32# Joao Alves :6
  • 9# Elano : 5
  • 17# Mustafa: 5
  • 10#Arda Turan 5

Bir Sonraki Maçlar :

# Sivasspor - Galatasaray
# Fenerbahçe - Kayserispor

Ruhunuzla Oynayın!

| 28.3.10

 ...çünkü Galatasaray Türkiye'dir!

'Kırmızı'ya Koşanlara Teşekkürler...

|
Futbol demek taraf olmaktır. Dolayısıyla bu seçimlerde de Galatasaray kazansın gibi klişelerden ziyade tarafımı belli etmek istedim hep yazılarda. Adnan Polat'ın bu seçimi kazanması olası bir Fenerbahçe galibiyetinden bile daha önemli olabilirdi gözümde ki bunu blogda da belirtmiştim.Yazılarda da okuduysanız temkinli davrandım hep. Keza bugün ortaya çıkan sonucu tahmin ediyordum çoğunluğun aksine...Medya ve blog yazarlarının birçoğu fark beklemekte haksız değillerdi fakat Adnan Öztürk'ün liseli tarafın desteğini arkasına alması ve listesine güçlü isimleri dahil etmesi bunu açıkca ortaya koyuyordu oylama başlamadan önce... Öncelikle birçoğumuzun ortak bir dile getirişi var; bitsin bu liseli-alaylı ayrımı diye. Sahiden de bu ayrım çok katmerli sorunlar çıkartabiliyor kulübün başına. Elbette Galatasaray Lisesi bu kulübün ayrılmaz ve kesinlikle gözardı edilemez bir parçasıdır ama bunu takıntı haline getirmek sadece zarar getiriyor kulübe.. Birinin Galatasaray'da başkanlık yapabilmesi için kendisinin liseli olması ya da yönetiminin çoğunluğunu liselilerden oluşturması gerekmez.. Hali hazırda bu işi belki de liselilerden çok daha fazla iyi yapacak isimler var camiada. Artık bu ayrıma bir son vermesi ve önyargılarını yıkması gerekiyor Liseli tarafın...

Seçime gelirsek Adnan Polat bilindiği üzere altıyüz küsür farkla birinci oldu. Ama bu fark ne onu ne de destekçilerini tatmin etmiş olmalı.(Bunu yazıyı yazarken başkanın bu yönde bir açıklamasını gördüm) Çünkü diğer tarafta Adnan Öztürk oyların %43'lük bir kısmını toplayarak aslında ne kadar ciddi bir rakip olduğunu ona şans tanımayanlara gösterdi... Ama yine de ben bu oyların Adnan Öztürk'e ya da projelerine gittiğini değil de, Adnan Polat'a karşı olanların bir tepkisi olduğunu düşünüyorum. Zaten gün içinde de yazmıştım eski futbolcularımızın bile zihniyetlerinin nerede olduğunu...

Polat'ın oylarının düşmesindeki bir diğer etken Yiğit Şardan ve Adnan Sezgin olarak görülebilir... Keza basketbol skandalının patlak vermesinden sonra suçu olmamasına rağmen onurluca istifa eden Şardan'a karşı olanlar çoğunluktaydı. Adnan Sezgin ise ayrı bir konu. Bence o da önemli işlere imza atıyor(Lincoln'den para kazanmak gibi) ama birçok kimseye sempatik gelmediği için tepki alıyor belki de...

Diğer bir etkense iki senede sportif anlamda pek bir başarı yakalanamaması olabilir. Ama Adnan Polat'ın kurduğu kadro getirdiği teknik direktöre bakıp sabretmemek aptallık olur... Çünkü hepimiz biliyoruz ki istikrarın olduğu yerde başarı gelecek ve elimizdeki iyi hamurun bir tek istikrara ve sabıra ihtiyacı var...

Son olarak da ekonomik başarıların oyların düşmesine etken olarak görüyorum ben... Çünkü camiada böyle düşünen insanlar da var. Rakamlarla spekülasyonlar yapıp insanları yanıltan, kendi başarısızlıklarını başarı gibi göstermeye çalışanlar var. Bilhassa Faruk Süren gibi...

Sonuç olarak rakamları olmasa da sonucu bizi sevindiren bir seçim oldu. Polat'a oy veren herkese teşekkür ediyorum kendi adıma. Umarım başarı dolu bir 2 yıl bizi bekliyordur. Nice güzel günlere, nice zaferlere, sevinçlere...(lafı geçmişken; iki yıl dedim ama mayısta değişecek tüzükle bu süre üç olacak diye duydum,sevindim.)

Resmi rakamları da verelim, tam olsun...

GENEL TOPLAM
SARI 2.290(Adnan Öztürk)
KIRMIZI 2.944(Adnan Polat)
BEYAZ LİSTE 133
İPTAL 35

TOPLAM SAYILAN OY
5.234

% DAĞILIM
SARI % 43,75
KIRMIZI % 56,25

Vefa Vefa Vefa... Yahu Nedir Bu Vefa?

| 27.3.10
Malum seçim günü bugün...Şu dakikalarda da oy verme işlemi bitti sanırım...Seçim salonundan gelen haberler peşi sıra, bunların içinden biri baya dikkatimi çekti...Galatasaray'ın eski futbolcuları olan, Uefa ve Super Kupa zaferlerinin şerefini taşıyan Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Arif Erdem, Vedat İnceefe, Bülent Korkmaz, Hasan Şaş ve Ümit Davala gibi isimler de oy kullanmış...Oy kullandıkları taraf ise Adnan Öztürk... Peki bunun  sebebi Adnan Öztürk'e inanmaları mı? Onun projelerini, vaatlerini olumlu bulmaları mı? Kimse bana'Evet aynen öyle' diyemez... Bu oyuncular Adnan Polat'ın karşısına ben aday çıksam eminimki bana vereceklerdi oylarını...

Neden? Çünkü vefa görmemişler kendilerine göre !  Ya sahi nedir vefa? Bu kulübü hizmetlerine mi tahsis etmek? Direk teknik direktörlükten başlatmak? İstediği kadar futbol mu oynatmak? Ben bu yazdığım isimlerin hadi Vedat'ı saymayayım diğer altı ismin hayranlığıyla büyüdüm. Elbet de çok şey kattılar Galatasaray'a ama en az onların kattıkları kadar da bu kulüp kattı onlara.. Paraysa para, piyasaysa piyasa.. Ümit Davala Galatasaray'da gösterdiği oyunu Diyarbakırspor'da gösterseydi gidebilir miydi Milan'a İnter'e? Nedir bu vefa beklentileri anlayamıyorum, anlamayacağım da? Kulübü ellerine mi verelim? Tamam şöyle yapalım, Hakan Şükür'e ve Hasan Şaş'a sözleşme imzalattırıp her maç ilk 11'de yer verelim, Bülent'i teknik direktör Ümit ile Arif'i yardımcısı yapalım, Hakan Ünsal da sportif direktör olsun? Yok artık..

Bunları yazıyorum eleştiriyorum ama tecrübe kazandıkları takdirde benim de istediğim yukardaki son cümlem aslında... Elbet bu oyuncular Galatasaray'ın evlatları, elbet yuvalarında olmak isteyecekler  ama her şeyin de bir zamanı var... Buna gönül koyulur mu, küsülür mü? Adnan Polat Hakan Şükür'e bir sene daha dayanamadı diye adamın yaptıkları görmezden gelinir mi? Hoş biliyorum Hakan Şükür yedek kaldığında sesini çıkarmasa, oynayacağım diye tutturmasa elbet ömür boyu sözleşme imzalattırılırdı ama onun yaptıkları durumu bu noktaya getirdi. Lakin bu futbolcuları kongre üyesi yapan da Adnan Polat, o da ayrı bir konu...

Neyse Galatasaray'ın vefasızlığına göz atalım bakalım nasıl bir vefasızlıkmış bu?
Hakan Şükür: 36 yaşına kadar futbol oynadı, yedek kaldığında ortalığı karıştırdı...
Ümit Davala : Teknik direktör yardımcılığına getirildi. Belki de en önemli görevi olan bu ligi fazla tanımayan hocasına yardımcı olmayı unutup yenilgilerin sebebi oldu ve işe hazır olmadığını gösterdi..
Bülent Korkmaz : Teknik direktörlüğe getirildi. Ama o Semih Kaya'yı bile oynatacak cesareti gösteremedi.Bu yükün şimdilik ona ağır geldiğini  açıkça ortaya koydu...
Hakan Ünsal : Futbol oynamayı unutunca takımdan gönderildi, gittiği günden beri futbol yorumculuğu yapıp Galatasaray'ı eleştirmekten başka birşey yapmadı..Hakkını yemeyeyim övdüğü zamanlar da oldu.Fakat o sırada da takımın başında Bülent Korkmaz vardı.. Tesadüf tabi..
Hasan Şaş : Sakatlıklarla boğuştu, 2002'den beri Geretsli ilk sezon hariç neredeyse top oynamadı...

Son olarak ağızlarına dillerine pelesenk ettikleri şu vefa neymiş öğrenmeleri için Raul'dan birkaç çift söz, özellikle Hakan Şükür'e:

''3 aydır az oynuyorum ve bugünlerin geleceği belliydi. Geçen hafta sonu Riazor'daki Deportivo maçında birkaç dakika oynayabildiğim için memnunum. 17 yaşından beri çok açık bir kariyerim var. Bu zamana kadar yaptıklarımdan gururlu ve memnunum. Yedekte oturmama çok da önem vermemek gerek. Teknik direktör ile çok iyi ilişkim var ve görevimi ve rolümü biliyorum.''

 Tek söylemek istediğim şey, biz hala kulağımızda 'kupa bizim kupa bizim' lafını duyunca tüylerimiz diken diken olurken, kahramanlarımız sizken lütfen soğutmayın kendinizi...

Seçime Doğru ve Abdurrahim Albayrak Hamlesi

| 26.3.10


Seçime girecek iki adayın yönetim listeleri de kesinleşti son güne girerken... Adnan Polat tarafında pek bir sürpriz olmasa da Adnan Öztürk'ten sağlam bir hamle geldi... Geçen seçimlerde Polat'ın listesine almayı taahhüt ettiği lakin daha sonra almadığı ve bunu gözyaşlarıyla dile getiren Abdurrahim Albayrak... Fanatikliğiyle, renkli kişiliğiyle ve açıksözlü yapısıyla sevmeyenimiz yoktur onu. Elbet vardır bir açıklaması veya sebebi, olayın arka yüzünü de bilemeyiz fakat yine de görünürde Albayrak'a yapılan yanlıştı. Ee dolayısıyla bu seçimde de Adnan Polat'ın galip çıkmasını arzulayanların aynı zamanda başkandan bir Abdurrahim Albayrak hamlesi bekleyişi de anormal bir durum olmadı. Lakin başarılı olduğu ve uyum yakaladığı yönetimi bozmayan Polat böyle bir girişimde bulunmazken devreye giren Adnan Öztürk listesini sağlam bir isimle güçlendirmiş oldu. Yarın ki seçimlerde bunun geri dönüşünü alacaktır diye düşünüyorum Öztürk'ün...



Kendi kanıma gelirsek, bence iyi çalışan bir futbol komitemiz ve yönetimimiz var, Abdurrahim Albayrak'ı arayacağımızı sanmıyorum...Seçimlerde de tabiki gönlüm Adnan Polat'tan yana.. Başladığı projeleri bitirmeli ve başlattığı değişim hareketini sürdürmeli... Zaten başka bir seçenek de görmüyorum önümde. Polat'a çıkan rakip; belaltı vuran, yalan yanlış spekülasyonlar yapan, başarısızlıklar yaşamış olsalar da oy potansiyeli taşıyan isimlerle(Ali dürüst, Refik Arkan,Fatih Gökşen vs.) oy toplamaya çalışan biri gözümde. Hele son açıklamasında Özhan Canaydın'ın adını suistimal etmesi, iyice ağırıma gitti.. Neymiş efendim, Canaydın'ın danışmanı Refik Arkan ile iş ortağı Haim Frensco'yu başkan yardımcılığı için ikna etmişmiş.. Çok başarılı isimler ya? Çok katkı yapan isimler ya bunlar? Canaydın adam gibi adamdı ama hala başarısız diye atfediliyorsa çevresindeki bu adamlar yüzünden oldu bu... Ayrıca Peter Kenyon hamlesine de pek içim ısınmadı, mantıklı da gelmedi lakin burası İngiltere değil...


Umarım yarın galip çıkan taraf Adnan Polat olur... Bunu Fenerbahçe galibiyetinden bile daha çok istiyorum.. Çünkü hayırlı olacak olan bu bence...Bakalım bakalım, sonuçlardan sonra tekrar konuşuruz...

Yönetim listelerine göz atmak isterseniz:

Adnan Polat

Mehmet Helvacı
Yiğit Şardan
Haldun Üstünel
Işın Çelebi
Ali Haşhaş
Cemal Özgörkey
Murat Yalçındağ
İbrahim Çağlar
Taner Aşkın
Yalçın Orhon
Doğan Yalçınkaya
Vedat Eşkinat
Hakan Üstünberk
Emir Sarıgül
Selim Sayılgan

Adnan Öztürk

Hayrettin Kozak
Hamdi Yasaman
Murat Ece
Ömer Kayalıoğlu
Osman Hattat
Abdürrahim Albayrak
Can Topsakal
Mehmet Cibara
Reşit Sinanlı
Emre Alkin
Fatih Gökşen
Emre Erdoğan
Cem Ersan
Necati Demirkol
Kaan Boyner

Temizlik |!|

| 25.3.10

Fatih Akyel beyimiz tutuklanmış. Malum şike olaylarının üstüne gidilmeye, futbolda temizlik yapılmaya başlandı. Kendisi şuan Metris Cezaevi'nde ve Metris türküsünü söylüyor olabilir. Çok kişinin ahını almışlığı var, keza sitelerdeki tutuklama haberinin ardından yapılan okur yorumlarında baya su yüzüne çıkmış bu...Ee hal böyle olunca hapiste olmasına şaşırmaya ne hacet!

Kendisine Erdil Yaşaroğlu'ndan şu karikatürü göndermek istiyorum... (:

Galatasaraylılık büyüklüktür, hatasını hoş görmek de bize yakışır. Keza Ne demiş Mevlana Celaleddin Rumi ? : Yüz kere tövbeni bozsan da yine gel .
Ama vazgeçtim Fatih Akyel
sen gelme.

2010 Dünya Kupası Pepsi Reklamı

|


Çok beğendim, sağlam reklam olmuş... Özellikle sahanın insanlarca oluşması ve ileriye taşınması çok iyi fikir olmuş.. Sonu ise ayrı bi keyifli..Keza ben gol olcak sandım! =) Ha bu arada Güney Afrikalıların hatta tüm Afrika kıtasının futbolu böylesine sevdikleri aşikar olsa da bazı kimselerin sadece para gözüyle baktığı ve onları buna alet ettikleri daha bir aşikar...Acaba Pepsi Afrika'daki açlara birşeyler yapoyor mudur? Oysa ne diyordu Seda Ablamız? Pepsiii, yaşatırrr seni...!

Face Off #3 || Abel Xavier

| 23.3.10
Face Off'un konukları eski GS'li ve şuan Los Angeles Galaxy'de top koşturan Abel Xavier ve Şakşuka Tarık Mengüç. Sanırım daha önce bu karşılaştırma sık sık yapılmıştı ama eksik kalmak istemedim açıkçası:))

Mekanın Cennet Olsun Güzel İnsan...

|

Özhan Canaydın... 14 yaşından beri üyesi olduğu, yüreğinin en sağlam yeriyle bağ kurduğu Galatasaray'ın öğrencisi, sporcusu, yöneticisi ve başkanı... 2002 yılından önce Özhan Canaydın ismini çoğumuz bilmiyorduk sanırım ama o 3 dönem boyunca kaldığı başkanlıkta ve giderayak büyük uğraşlarla başlattığı Seyrantepe projesiyle adını ezberletti hepimize. Aslına bakarsak bir oylama yapılsa Özhan Canaydın döneminden memnun muydunuz diye, eminim memnun olmayanlar çoğunluktadır... Belki de görünen tabloya bakıp öyle düşünmek epeyce mantıklıdır da. Lakin bu Özhan Canaydın'ın değil, ondan önceki yönetimlerin hatta sadece Faruk Süren'in suçuydu perde arkasında... Uefa Kupası ve Super kupa gibi büyük başarılara imza attıktan sonra devamının gelmemesi, yapılan onca hatalı transferler ve ekonomik yapıda yapılan hatalar hep Özhan Canaydın da patladı belki de... 6 yıllık başkanlığı döneminde hatası olmadı, illaki. Hatta şu an bile hatırladığımda kızdığım hatalar var ama yine de adam gibi adamdı o. Belki beceremedi belki de çevresi veya yönetim kurulu sebep oldu buna. Ama rakibini alkışlayan, hele ki bir derbi maçta(!) çok az başkan olur herhalde... Bir başarısızlıkta sorumluluğu yüklenen, suçu kimseye atmayan bir başkandı o. Hep iyi şeyler yapmaya çalışan, hiçbir menfaat taşımayan, gönlü en az tribündeki taraftar kadar Galatasaray için atan, bunun için sağlığından olan bir başkandı...Adam gibi adamdı...Gözün arkada kalmasın Özhan başkan; sağlığında ne kadar hissettin ya da hissettirdik bilemem ama bil ki bu taraftar, bu insanlar seni sevdi, babası gibi gördü.. İyi ki vardın iyi ki başkanımızdın... Ruhun şad olsun...Mekanın Cennet olsun... Allah rahmet eylesin...

Cenazesine katılanlar bizim için de haykırsın : İyi bilirdik !

26. Hafta Maç Panorama || Trabzonspor 1-0 Galatasaray

| 22.3.10


Stadyum: Hüseyin Avni Aker
Tarih: 21 Mart 2010 Pazar / 19:00
Hakemler: Yunus Yıldırım; Mustafa Emre Eyisoy, Ekrem Kan 4. Hakem: Taner Gizlenci
Cezalı: Yok
TV: Digiturk (Lig TV)


Galatasaray
Leo Franco, Sabri, Neill, Emre Güngör, Caner, Barış, Mustafa Sarp, Elano (Dk. 56 Baros), Keita, Giovani, Jo

Yedekler
Aykut, Uğur, Baros, Ayhan, Hakan, Emre Çolak, Servet

Trabzonspor Onur, Serkan, Song, Giray, Cale, Selçuk, Ceyhun, Colman, Alanzinho (Dk.83 Theofilo), Burak (Dk.65 Engin), Umut (Dk.86 Gabric)


Goller
  • Dk.28 Colman (Trabzonspor)

Kart Raporu

Sarı Kartlar
  • Dk.73 Giray (Trabzonspor)

Maçın Adamı : Emre Güngör (!)
Bu maçtan galibiyetle ayrılmış olsaydık, hatta ve hatta yenilgiyle ayrılmış olsak da bu Emre'nin hatasıyla olmasaydı maçın adamı Emre güngör olurdu yine de. Maç içinde sık sık kontratak şansı elde eden Tarbzonspor'un tek başına engelleyicisi oldu belki de Emre. Ama işte futbol böyle birşey, yaptığı bir hatayla da maçın kaderini değiştirdi... Maça direkt etki etme açısından hatta hangi taraftan bakarsak bakalım maçın adamı Emre Güngör .






Maçın Hareketi : Dos Santos'un Şutu

Her geçen maç performansını arttıran Geovanni dün kendi yarı sahasının ortasından aldığı topu rakip kalesine çalımlarla öyle süratli götürüp ardından da o kadar nefis bir şut çıkardı ki Trabzon seyircisi bile alkışladı. Tabi Onur'un kurtarışı da aynı güzellikteydi. Tahmine diyorum o şut gol olsa, İngiltere'de İspanya'da spor bültenlerinde kendine kolaylıkla yer bulabilirdi..



Maçın Hayal Kırıklığı : Elano Blumer

Elano biraz iyi oynadığında bu takıma öyle bir yansıyor ki, en zevk aldığım maçları hep öyle izledim bu sezon ben...Ama Arda'nın yokluğunda sorumluluk alma görevini üstlenmesi gereken Elano dün sahada yok gibiydi.. Takımının da en negatif oyuncusu oldu böylece...




Maçın En İlginç Anı : Emre Güngör'ün hatası

Maçta Galatasaray adına en çok olumlu hareketlerde bulunan oyunculardan biriydi Emre.. Ama öyle bir hata yaptı ki, gol atma konusunda sıkıntı yaşayabilecek bir Trabzonspor'a 1-0 öne geçmes ve sonra da skorun üstüne yatıp kontrataklarla gol arama olanağı sağladı..



Galatasaray Oyuncu Değerlendirmesi :

  • 25# Leo Franco : 5
  • 55# Sabri : 7
  • 2# Emre :7
  • 12# Neill :7
  • 88# Caner :6
  • 8# Barış :5
  • 15# Baros :6
  • 30# Dos Santos :7
  • 11# Keita 6
  • 32# Joao Alves :7
  • 9# Elano : 5
  • 17# Mustafa: 5

Bir Sonraki Maçlar :

# Galatasaray - Fenerbahçe
# Kayserispor - Trabzonspor

Face Off #2 || Gökhan Emreciksin

|
Face off'daki isimler; Kayserispor'lu Gökhan Emreciksin ve Adnan Polat...

Trabzonspor 1 - 0 Galatasaray || Neredesin Ey Ortasaha ?

| 21.3.10

Bugün büyük avantaj kaybettik Trabzon'da, hele bir de yarın Bursaspor yenerse Denizli'yi iyice girecekler şampiyonluk havasına. Ama yine de Galatasaray Galatasaray'dır ve hala şampiyonluğun en büyük adayıdır, pollayannacılık değil benimkisi, bugün sahada uyuyan 2-3 kişiye inat aslan gibi savaşan oyuncular da vardı ve bu umudun dayanağı onlar...

Maç harika bir tempoyla başladı. Özellikle Galatasaray ilk 15 dk'da çok net üç fırsattan yararlanamayınca güvenini tazeleyen Trabzon topa daha çok hakim olmaya başladı. Nitekim artık oyunu kendi yarı sahasının önünde kabul eden bir Galatasaray'ı gören en sahibi takım prese başladı ki belki de bu işi en iyi bilen yerli forvet olan Bulut ve diğer hücum elemanları meyvelerini de aldı. Bugün en çok beğendiğim isimlerden biri olan Emre Güngör öyle bir hata yaptı ki, maçın adamı olacakken yedirdiği gol yüzünden yarınki gazetelerde tvlerde 10 üzerinden 4 alacak belki de. Golü yedikten sonra daha çok gol için bastıran Galatasaray ikinci yarıya 1-1 başlamak için ataklarını sıklaştırsa da gol gelmedi ve ilk yarı 1-0 yenik kapandı. Hoş gol ararken Trabzon ani bir gol daha bulabilirdi ama Emre Güngör'ün yerinde kademeleri bunu engelledi belki de.. İroni..



İkinci yarı ise beklenen tempoda geçti. Gol için bastıran ya da bastırmaya çalışan bir Galatasaray ve yanında ani bir kontratakla gol bulmayı arzlayan bir Trabzonspor takımı vardı. Keza bol pozisyonlu bir devre oldu. Son vuruşu bir türlü yapamadı takım, o top kaleye bir türlü giremedi. Hal böyle olunca maç da mağlubiyetle bitti. Bu sonuçla son dört deplasman maçında 10 puan kaybetmiş olduk. Keza bu puanları sonra çokca ararız gibime geliyor. Belki bugün alınacak bir puanın bile şampiyonluk yolunda, onu geçtim şampiyonlar ligi yolunda çok çok büyük bir avantajı olabilirdi.

Bugün Arda'nın yokluğunu hissetti takım. Topu alacak, takımı yönlendirecek, arkadaşlarını oynatacak hareketler yapacak ve belki de yine Trabzona golünü atacak bir Arda'nın yokluğunu çok hissettik. Bugün aslen sahada olmayanlar dışında ruhu da sahada olmayan birkaç oyuncu vardı. Bunların başında Elano var. Bugüne kadar Elano'yu eleştirdiğimi pek hatırlamıyorum ama daha 1 ay önce takıma katılan Jo ve Dos Santos bu denli performans gösterirken onun birşey yapamaması fazlasıyla rahatsız etti beni. En kısa zamanda hatta bir hafta içinde kendine gelmesi lazım. Ayrıca çok koşması ve çalışkanlığı bir yana dursun pek bir katkısı olmayan bir oyuncu olan Barış'ın bugün bu özelliklerini de yansıtamaması ortasahamızı iyice işlevsiz hale getirdi Mustafa Sarp ile birlikte..

Bugün en çok sıkıntı çektiğimiz yer olan ortasahamız, sene başından beri böyle belki de... Bu takımın başlıca sorunu, ne savunma hataları ne formsuz kalecisi ne de sakatlıklar... Sorun; hem ileri - geri dirençli ve yaratıcı bir ortasaha... Belki çok iyi bir Mehmet Topal ve iyi bir Elano'yla bu durum kısmen çözülebilir ama oynayacak diğer 3. kişi bu takımda yok kesinlikle. Sene başında ve devre arasında buraya transfer yapılmaması şampiyonlar ligine bile mal olabilir ve Adnan Polat yönetiminin yaptığı transfer harcamalarının boşa gitmesi demek...

Bugün herşeyin dışında sahada harika işler yapan biri vardı ve hakkını vermezsek ayıp olur; Geovanni Dos Santos... Driplingleri, çalımları, pasları ve harika şutu kötü giden maçta bir ayrı keyiflendirdi. Bu adam kalmalı.. Ne olursa olsun..

Maça dair söylenecek pek birşey yok gibi artık. Hücumcu bekler Caner ve Sabri ile kanatlardaki Keita-Santos ikilisi bir derece olsun iyi işler yaptılar. Jo ve sonradan oyuna giren Baros da top saklama, top indirme ve pozisyona girme gibi işlerde bulundular. Keza Jo maçın sonlarına doğru yorulsa da maç içinde faydalı olduğunu söyleyebilirim... Defans göbeğini başta dediğim gibi beğendim yine.. Bir anlık hatayı ve bize malolan koskoca 3 puanın sorumluluğunu da basit oynamayan Emre'ye değil ortasahaya yüklüyorum. Biraz iyi oynasalar Galatasaray bu maçı rahatlıkla alırdı, bundan eminim...Şimdi tek tesellimiz hala 2. sırada olmamız ve yarınki maçta Bursa'nın puan kaybetmesi olur..

Bir Çocuğu Gülümsetmek...

| 20.3.10

Elazığ'da meydana gelen deprem hepimizi üzmek bir yana küçük sevimli bir çocuğu da tanımamızı sağladı. Henüz 8 yaşında olan Keko Çiçek bu acı olayın simgesi oldu belki de. Babası Almanya'da ekmek parası peşindeyken annesi ve 2 yaşındaki kardeşiyle enkaz altında kaldı ama sadece kendisi sağ çıkabildi. Babası ise karısının üzüntüsü bir yana, eşi hamileyken Almanya'ya gittiği için hiç göremediği diğer cocuğunun ölümüyle bir kat daha kahrolmuş. Kendisini daha 8 yaşındayken böyle bir hayat dramının içinde bulan küçük Keko ise geçen günlerde Arda Turan'ı çok sevdiğini ve onunla buluşmanın en büyük hayallerinden biri olduğunu söylemiş henüz yaşadığı dramı anlayamayacak kadar olan yaşıyla. Onlara uzanacak bir yardım eli olmadığı takdirde yaşayacağı zorluklar onu bekleyedursun o bu hayalini açığa vuruyordu ilk önce. Bu hayalini duyan Galatasaray yönetimi ve Arda Turan da bunu mesele edinip bu hayalini gerçekleştirmişler bu küçük tatlı çocuğun. Babası ve amcasıyla beraber onları konuk edip, Trabzon maçı için de Trabzon'a götürmüşler. Yukarıdaki fotoğraf ne kaadr da insanın içini ısıtıyor değil mi? Biz şimdi mutlu olmak için neler ararken küçük bir çocuğun mutlu olması ne kadar kolay... Bazen sokakta gördüğüm her çocuğa gofret alasım gelir bu yüzden. Seviyorum çocukları çünkü biz de çocuktuk, hala çocuğuz... Onlar da biz... Hayat sana hep güzellikler getirsin Keko kardeş, Allah yardımcın olsun...

KasımPaşa Beyi || Yekta Kutuluş

| 19.3.10


Sezon başında sorsalar çoğumuz bilmezdik bu ismi. Şimdi ise epey revaçta bir isim Yekta Kurtuluş. Futbolu güzel oynamasıyla herkesin beğenisini kazanan Kasımpaşa'nın en çok konuşulan birkaç isminden biri... 10. haftada Denizlispor'u 3-1 yendikleri maçın 32. dk'sında oyuna girdi ve o dakikada aldığı formayı bir daha hiç kaptırmadı, ligin en renkli hocasının yeni prensi oldu belki de...

İzmirli olan Yekta 7 yaşında kapısından girdiği İzmirspor'dan(nam-ı değer Şimşek) 2007 yılında 21 yaşındayken Kasımpaşa'ya gelmiş... 2.Lig B kategorisinden Süperlig'e sıçrama yapıp orada tutunmak kolay olmasa gerek ama adını böyle ezbertletmeye başlamak hiç kolay değildir herhalde. Ama kaliteli oyuncu nerede olursa olsun biraz akıllı oldu mu gösterebiliyor kendini işte...Özellikle bu sezon ligin 2. yarısıyla birlikte gol ve asistleriyle de ön plana çıkmaya başlayınca herkeste 'kim bu Yekta neyin nesidir' merakı uyanmıştır hiç kuşku yok ki...

Önceden bahsettiğimiz gibi İzmirspor temelli Yekta 2007 yılında Kasımpaşa'ya transfer olur fakat takımının o sezon küme düşmesiyle Bank Asya'da bulur kendini. Keza ilk yarıyı 9 puanla tamamlayan takımın başına Uğur Tütüneker geldikten sonra 21 puan toplasa da kümede kalmayı başaramayan takımında sık sık forma giymeye başlar. Ertesi sezon ise takımıyla Play-Off'lara kalıp Süper Lig'e çıkarlar ve bu başarıya 26 maçta forma giyip 2 gol ağlara bırakarak katkı yapar. Bu sezona ise yine Besim Durmuş yönetimindeki Kasımpaşa'da yedek başlasa da Yılmaz Vural'ın gelmesiyle 32.dk'da oyuna girdiği bir Denizlispor maçından sonra ilk 11'in vazgeçilmez ismi oldu ve çıktığı 20 maçta 4 gol atıp bir çok önemli asist yaptı. Başarılı oyununu da her geçen gün sürdürmekte...

Yekta Kurtuluş kariyeri boyunca sağbek, defansif ortasaha, sağ açık, forvet arkası gibi pozisyonlar oynamış. Bu sezon ise kendisini daha çok sağ açıkta, orta sahanın ortasında veya sağ içte iki yönlü oynarken görüyoruz. Sağ ayaklı olsa da sol ayağını da iyi kullanabilen Yekta; çabuk, hızlı ve zeki bir futbolcu olarak dikkatleri çekiyor. Oyun zekası dediğimiz kavrama kesinlikle sahip bir futbolcu olduğu izlediğim her maçında ortadaydı. Asla gereksiz işlere girmez, pası atılması en uygun kişiye en güzel şekilde atar, takımın defansif yükünü azalttığı gibi ilerde de arkadaşlarını pozisyona sokar ve takımına gerçekten inanılmaz katkı sağlayan bir futbolcu.. Sezon sonu Kasımpaşa'nın bırakması halinde üç büyükler olmasa bile Trabzon, Bursa gibi takımların transfer gündeminde olabilir. Hoş Galatasaray'a kazandırsalar hiç de fena olmaz bence ama... Bakalım izlemeye devam, bu performansı devam edecek mi bekleyip göreceğiz...

**Fotoğraflar Tam Saha dergisinin sezon ortasında yaptığı röportajdan alınmıştır. Röportaj burada.

Cm Efsaneleri #5 Anthony Le Tallec

|

Anthony Le Tallec.. CM 03/04'de Liverpool'da harikalar yaratan, hem gerçek dünyada hem de oyunda gelecek vaadeden en önemli isimlerden biriydi.. İsmine sempati duyduğum oyunculardan biriydi de ayrıca. Gollerine, asistlerine ''Le lelelelele tallec naptın sen lee tallec'' diye sevindiğim çok olmuştur. Championship Manager içinde özel oyunculardan biriydi benim için. Tabi birçok Cm sever için de. Henüz 19-20 yaşlarında olmasına rağmen tam bir gol makinesiydi ve para uğruna sattığınızda gittiği takımlar da yaptıklarıyla en büyük pişmanlıklarınızdan birini yaşatabilecek kapasitedeydi... Peki ne oldu bu genç babyface Fransıza, ne aşama gösterdi gerçek dünyada?

Le Tallec futbola Fransa'nın Le Havre takımında başlamış ve profesyonelliğe adımı da bu kulüpte atmış. İlerleyen yıllarda ise forvetteki partneri Sinama-Pongolle'le iyi bir ikili oluşturarak gelecek vaadeden oyuncu statüsünde buldular kendilerini... - Hani devre arasında Atletico Madrid'den Sporting'e giden şahıs, aynı zamanda kuzeni olur. - Daha sonra gösterdikleri performansla ikisi birden Liverpool'da bulur kendini. Anthony için ödenen bedel 2,5 milyon euro dolaylarında olmuş...Keza 2001 yılındaki U-17 Dünya şampiyonasında 'Silverball' ödülü almışlığı vardır keretanın. Zaten Liverpool'un ikilinin bonservislerini alması da bu tarihlere dayanır lakin tecrübe kazanmaları için iki sezon boyunca Le Havre'de oynatır kuzenleri. 03/04 sezonu başında ise Liverpool'a gelir Le Tallec...Burada patlama yapması beklenirken; hem yeterli forma şansı bulamamasından hem de bulduklarını değerlendirememesinden dolayı bir türlü beklenen gerçekleşmez..Yedi yılda altı farklı takımda oynamak da kaçılnılmaz hale gelir böylece. Bu transferlerin çoğu da ''patlama yapabilme ihtimalli genç oyuncu'' kredisiydi sanırım... Şu an ise Ligue 1'de Le Mans takımında top koşturmakta. Üçüncü sezonunu yaşadığı şu dönemlere kadar 90 maç/20 gol istatiği yakalamış... Fransa U21 formasını giymiş olsa da A takımlar seviyesine çıkamadığı şuana kadar ki zaman dilimnde kariyerine şöyle bir gözattığımızda;


Sezon - Nereden - Nereye (Statü)
08/09 Fc Liverpool >>Le Mans UC 72(Bonservisiyle)
07/08 Fc Liverpool >>Le Mans UC 72(kiralık)
06/07 Fc Liverpool >>FC Sochaux-Montbeliard(kiralık)
05/06 Fc Liverpool >>AFC Sunderland(kiralık)
04/05 Fc Liverpool >>AS Saint-Etienne(kiralık)
03/04 Ac Le Havre >>Fc Liverpool(bonservisiyle)

Görüldüğü gibi Tolga Doğantez tarzında bir politikayla transfer rekoru kırma ve hiçbir dikiş tutturamama yolunda emin adımlarla ilerlemekte, bizleri de hayal kırıklığına uğratmaya devam etmekte ismi güzel kendi güzel çocuk...


Isim: Anthony Le Tallec
Doğum Tarihi: 08.10.1984
Takma adı: Le Tallec
Boyu: 184
Uyruk: - Fransa
Pozisyon: Forvet
Kulüp: Le Mans ( Fransa )


Nasıl bir futbolcu diye merak edenlere Liverpool zamanlarından...

Çatı-m Geldi, Polemik Bit-ti |!|

| 16.3.10

Malumunuz gerek medyadaki anti Galatasaraylılar olsun gerek Adnan Polat muhalifleri olsun her konuşmalarında ''yok efendim stat nasıl yapılıyor da ayakta kandırılıyoruz da çatısı bile yapılmayacak da'' falan filan... Efendim başkan açıklamıştır bunu kaç zaman evvel. ''Önce stadın açılışını yapacağız, çatı montajı belki bundan biraz sonraya sarkabilir''. Evet bir gecikme söz konusu olabilir ama ortadan kaldırılan birşey yok.. Bunun da sebebi malum, iptal olan ihale ve duran inşaat çalışmaları. Herşey stadı yetiştirebilmek adına yani.. Ama öyle ya da böyle o stadın çatısı yapılacak, bu besbelli ortada. Hala insanların bunu dillerine dolamalarını, suistimal etmelerini anlayamıyorum. Hoş artık onu da yapamayacaklar, güzel haber geldi... TOKİ çatı için ihale açmayıp kendi üstlenmiş yapımını. Bu da yeterli bir garanti demek sanırım. Neyse efendim ama Ekim'de ama Kasım'da hadi olmadı Haziran'da, o çatı takılacak, başımız kapanacak, gereksizler susacak... Hayrolsun!

Ajansların geçtiği haber şöyle:
TOKİ’den yapılan açıklamada, İdare tarafından ihalesi yapılan; 52 bin seyirci kapasiteli, çok amaçlı stadyum ve 4 bin 500 araçlık otoparktan oluşan Seyrantepe Spor Kompleksi inşaatı ikmal işine ilişkin olarak yüklenici firma Varyap-Uzunlar Ortak Girişimi ile 28 Eylül 2009 tarihinde sözleşme imzalandığı hatırlatıldı.

İnşaatın, sözleşme şartlarına uygun olarak süratle devam etmekte olduğu belirtilerek, "futbol sahasının üstünü kapatan açılır kapanır çatı ve mekanizması imalatları TOKİ tarafından yaptırılacaktır" denildi.

Günün Karikatürü #11 || Spiker Abla

|
Yiğit Özgür'den...

Rancik ve Sabri Sarıoğlu

|
Başlığı okuyunca ne alaka demişsinizdir muhtemelen. Aslında haklısınız pek ortak özellikleri yok bu ikilinin Galatasaray dışında. Ama hoş bir ortak noktaları daha var. Bizim Sabri'nin AliSamiYen'deki misyonunu Abdiİpekçi'de Rancik üslenmiş. Pek de hoş olmuş (:




Film Önerileri # Eyvah Eyvah

| 15.3.10

Vizyon Tarihi: 26 Şubat 2010
TR Dağıtım: UIP
Şirket: BKM
Filmin Türü: Komedi
Süre: 104 dakika
Yönetmen: Hakan Algül
Oyuncular: Ata Demirer, Demet Akbağ


Ata Demirer'in merakla beklenen filmi Eyvah Eyvah vizyona girdi. Severim kendisini keza geyik taklidi yapabilen bir insan daha tanımadım hayatımda (: Eh dolayısıyla koştuk gittik filmine napmış ne etmiş diye. En son Osmanlı Cumhuriyet'inde izlemiştik ve kendi adıma fazla beğenmemiştim filmi. Bunda ise daha fazla Ata Demirer vardı. Filmin her dakikasında var nerdeyse. Her dakikasını severek eğlenerek izliyorsunuz. Hatta 2 saat boyunca sadece şarkı söylese yine de mutsuz ayrılmazdım salondan. Keza Demet Akbağ ile de harika bir iş çıkarmışlar. O yüzden Demet Akbağ'a da değinmek lazım. Bana Lerzan Mutlu'yu anımsattı imajıyla belki de amaçları odur ama karakter olarak harbi bir bar şarkıcısını canlandırıyor filmde. Ata Demirer'le beklediğimden çok daha iyi bir ikili olmuşlar zaten izleyince hakvereceksiniz siz de.




Ege ve Trakya şivesinin harmanlanmış haliyle çıkıyor karşımıza Ata Demirer. Filmin hikayesini anlatmayayım zaten hikaye anlamında pek bişi yok. Yıllar önce babasını öldü bilen Hüseyin tesadüfen babasının yaşadığını öğrenir ve peşinden İstanbul'a gider ve orada da Firuzan'la yolları kesişir. Sonrası ise Kemal Sunal tadında bir Türk filmi senaryosu gibi. Eğlence hiç ritmini kaybetmiyor. Müzik, aksiyon, komedi herşey var filmde. Ata Demirer'in tatlı sesinden şarkılar ise ayrı bir keyifli..Film Çanakkale ve İstanbul'da geçiyor ve mekan seçimleri oldukça hoş. Daha önce söylediğim gibi filmde kullanılan dil de ayrı bir güzellik katıyor filme. Zaten hasılatlara baktığımızda da tek beğenenin ben olmadığım aşikar. Şu ana kadar 2 hafta 3 günlük dilimde 1.303.592 kişi izlemiş filmi. Yaptığı hasılat ise 11.753.989,00 TL ...Kısacası gidilesi film, izleyin derim...

İstatistik Kaynak : www.boxofficeturkey.com

Günün Karikatürü #10 || Uçakta Felsefe

|
Erdil Yaşaroğlu...

Jesus'un Kumandası || Yetenek Sizsiniz: Hakan Akdoğan

|




Malumunuz son günlerin en çok ilgi çeken programlarından biri de Yetenek Sizsiniz Türkiye. Her ne kadar yurtdışındaki örneklerinin yanında biraz sönük kalsa da bizimkisi yine de içimizde heyecan uyandıracak, bizi şaşkına çevirecek şeyler de olmuyor değil. Bunlardan biri de akrobasiyi güç ve dayanıklılıkla birleştirip eşi benzeri olmayan bir gösteri hazırlayan Hakan Akdoğan. Erciyes Üniversitesi BESYÖ öğretim üyeliği de yapan 28 yaşındaki Konyalı dün yapılan yarıfinalde öyle bir show yaptı ki gerçekten harikaydı. Yarışmanın konseptinin bu olması gerektiğini gösterdi herkese...İşte o inanılmaz show. Söylemeden edemiyeceğim, adamda ne kuvvet var arkadaş, biz iki barfiks çekene kadar iflağımız kuruyor, adam her tarafa her türlü barfiks çekiyor. İnsan değil yahu :)

video Youtube'den olduğu için ip sini değiştirmemiş olanlar göremeyebilir..


Serie A'da Gol Çılgınlığı !

|


İtalya ligi Seria A'da 28. maçlar oynandı bu haftasonu. Lider Inter'in ve 4. Palermo'nun yenildiği, Juventus ve Roma'nın beraberliklerle puan kaybettiği haftada Chievo'yu Seedorf'un son dakikadaki golüyle deviren Milan haftanın açık ara en karlı takımı oldu. Lakin bu hafta Seria'daki sonuçlardan mutlu olan sadece Milanlılar değil. Eskiden dünyanın bir numarası olmakla beraber artık pek cazip bir lig değil SerieA. Azalan yıldız oyuncuları, hala eski kalan stat yapıları, 2-3 senede bir ortaya çıkan şike olayları falan. Ama benim en çok yakındığım şey ise gollü haftaların az olmasıdır. Ama bu hafta öyle bir şey oldu ki, inanılmaz gerçekten! Tam 39 gol atıldı !! Maç başına 4 gol ortalama demek bu.
Öyle skorlar ortaya çıktı ki, şaşılmayacak cinsten değil.

  • Catania (15.) - Inter (1.) _________3:1
  • SSC Napoli (7.) - Fiorentina (10.)__1:3
  • FC Bologna (13.) - Sampdoria (6.)_1:1
  • Juventus (5.) - Siena (20.) ________3:3
  • Lazio (17.) - Bari (12.) __________0:2
  • Genoa (9.) - Cagliari (8.) ________ 5:3
  • Livorno (18.) - Roma (3.) ________3:3
  • Parma (14.) - Atalanta (19.) _____ 1:0
  • Udinese(16.) - Palermo (4.) ______3:2
  • AC Milan (2.) - Chievo (11.) _____1:0

25. Hafta Maç Panorama || Galatasaray 3- 0 Ankaragücü

| 14.3.10


Stadyum: Ali Sami Yen
Tarih: 14 Mart 2010 Pazar / 19.00
Hakemler: Kuddusi Müftüoğlu; Adil Sinem, Ali Saygın Ogel 4. Hakem: Zafer Demir
Cezalılar: Arda Turan (Galatasaray), Jan Rajnoch (Ankaragücü)
TV: Digiturk (Lig TV)


Galatasaray
Leo Franco, Sabri (Dk.72 Emre Güngör), Neill, Servet, Caner, Barış (Dk.75 Milan Baros), Elano, Mustafa Sarp, Keita, Giovani (Dk.63 Ayhan Akman), Jo

Yedekler
Aykut, Uğur, Mehmet Topal, Emre Çolak

Ankaragücü Serkan, Elyasa, Muhammed, Kağan, Koray, Hürriyet, Sapara (Dk.68 Metin Akan) (Dk.69 Murat Duruer), Geremi, Theo Weeks (Dk.51 Mehmet Çakır), Vassell, Vittek


Goller
Dk. 4 Jo (Galatasaray)

Dk. 36 Keita (Galatasaray)

Dk. 90+3 Baros (Galatasaray)

Kart Raporu

Sarı Kartlar

Dk.66 Hürriyet (Ankaragücü)


Maçın Adamı : Abdul-Kader Keita!!!

Şimdi ben buraya ne yazsam az. Bu adamı izlemek herşeyden öte keyif. Attığımız üç golde de en çok paya sahip olan kişi oldu bu maçta. Attığı çalımlar, girdiği ikili mücadeleler ve yılmak bilmeyen yapısını öyle bir yansıttı ki sahaya, tek başına maçı almaya niyetliydi zaten..






Maçın Hareketi : Keita'nın Golü

Maçın adamı Keita yine yaptı yapacağını ve Galatasaray'ın attığı üç golde de pay edindi kendine. Ama kendi attığı gol bambaşkaydı. Maçı izleyen bizlerin içindeki kazanma arzusunu öyle bir yansıttıki o vursa da top gidip kaleye girecekti resmen. Eyvallah Keita!



Maçın Hayal Kırıklığı :Marek Sapara

Marek Sapara'nın Ankaragücü'ne geldiğini duyduğumda hayli şaşırmıştım. Keza Sapara Dünya Kupası biletini cebine koyan Slovakya'nın daimi oyuncularından ve Rosenborg'da gösterdiği performansla birçok avrupa kulübünün transfer listesinde olan bir oyuncuydu. Ama bugün oynağıdı futbolu ne taraftar, ne hocası ne de ben beğendin. Olmadı Sapara (:





Maçın En İlginç Anı : Keita'nın Golü.

İlahi adalet mi desem ne desem bilemedim. Keita'nın golünde hırs, azim mücadele dayanıklılık herşey var ama el de var...Tıpkı gecen hafta canımızı yakan o el gibi. İlahi adalet dedim ama istemiyorum ben içinde el olan gol. Ne bize atsınlar ne biz atalım kardeşim...



Galatasaray Oyuncu Değerlendirmesi :

25# Leo Franco : 5
55# Sabri : 7
76# Servet :7
12# Neill :8
88# Caner :6
8# Barış :6
15# Baros :7
18# Ayhan :5
11# Keita :8
30# Dos Santos :6
32# Joao Alves :8
9# Elano : 6
17# Mustafa: 7

Bir Sonraki Maçlar :

# Trabzonspor - Galatasaray
#Ankaragücü - Kayserispor
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Copyright © 2010 AcademyLion