Keblinger

Keblinger

Biri bir şey demiş:

Artık eş zamanlı olarak buradayım:

http://jesusyavuz.tumblr.com


(jesusyavuz)


Dünyanın En Dürüst Adamı: Drogba

| 14.7.12

Geçtiğimiz günlerde büyük yankı uyandırmıştı Drogba'nın Çin'e transfer olması. 34 yaşındaki Fildişili futbolcu geçen sezon Chelsea ile beraber sezon finalini harika çıkarmış ve kariyer başarılarına Şampiyonlar Ligi kupasını da eklemişti. Hal böyle olunca insanın artık belli bir doyuma ulaşması normal. Ee yaş gelmiş 34'e, yıllardır üst düzey futbol oynayıp birçok başarı yakalamışsın, biraz futbol aşkından kopsan, başarı hırsını yavaştan kaybetsen kimse bir şey diyemez ki demedi de Drogba'ya. Lakin bugün ki imza töreninde Drogba'nın yaptığı insanları özellikle de Çinlileri keriz yerine koymaktan başka bir şey değil. Kardeşim adamlar sana yıllık 15 milyon Euro vermiş, yine milyonlarca euro dolar her neyse 1,5 milyar nüfusu olan bir ülkede çeşitli organizasyonlardan, reklam ve pazarlama işlerinden kazanacaksın ama sen bunları es geçip para için gelmedim dersen olmaz kardeşim, ayıptır. Açıklamasına bi bakalım :


''Avrupada kalmak benim için daha kolaydı, ancak ben Çin'i seçtim'' diyen ve paranın kendisi için önemi bulunmadığını söyleyen Drogba, ''Yeni deneyimler için buradayım'' dedi.


Çok sallamış, olmamış :) Ama şöyle bir açıklama yapsa, çok daha inandırıcı olurdu.
 "Evet maddi olarak gerçekten tatmin edici bir sözleşmeydi ve buraya gelmem de katkısı vardı ama beni asıl getiren yeni deneyimler yaşamak ve Çin'de yapacağım işlerle buranın futbol gelişimine katkıda bulunmak ve insanlar tarafından saygı görmektir." 

Pek çoğunuz bilmez ya Drogba da bizim blogun takipçilerinden, bu yazıyı görüp dersler çıkaracaktır.
Şaka maka Drogba beni niye gerdi de neden böyle bir entry ortaya çıktı bilmiyorum ama açıkcası benim Drogba ile değil de bu futbolcuların demeçleriyle, dümenleriyle problemim var. Her neyse bir iki laf ederiz bunun hakkında da sonra. Drogba'ya sevgilerimi iletirken yazımı da sonlandırıyorum.  

Günün Karikatürü #45 || Oruç Bozulur Mu?

|


Hangimiz bunları zamanında sormadık ki? Yiğit Özgür'den yine enfes bir tespit :)

Film Önerisi # A Separation

| 10.7.12
Bir Ayrılık - 2011/İran
Yönetmen: Asghar Farhadi
Oyuncular: Leila Hatami, Peyman Moadi, Shahab Hosseini

İran Sinemasından sade, gerçekçi, insan odaklı enfes bir yapım.
          Ailesini yanına alarak ülkeyi terk etmek isteyen Simin, alzheimer hastası olan babasını bırakmak istemeyen kocası Nader'i İran'dan ayrılmaya ikna edemeyince boşanma davası açar ve annesinin evine taşınır. Ancak kızları Telmeh'in velayeti konusunda uzlaşamazlar ve Nadir'in babasına bakması için tuttuğu genç kadın bambaşka sorunlara neden olur.

 
           Bir Hollywood filminin asla ulaşamayacağı doğallıkta ve sadelikte işlenen Bir Ayrılık, katıldığı festivallerden bir çok ödülle döndü ve son olarak en iyi yabancı film Oscar'ını kazandı. 'Adalet' ve 'Vicdan' kavramları üzerine kurulu film, sosyal hayattaki sınıf farklarını, toplumun kadına bakışını ve dinin ahlak sistemindeki yerini  sorguluyor. Yalnız bunu yaparken hiç bir ahlaki tavsiyede bulunmuyor; yargılama kısmını tamemen seyirciye bırakıyor. Filmi izlerken kendinizi bir hakim gibi hissediyorsunuz, sürekli empati kurma durumunda kalıyorsunuz.


       Ayrıca dünyanın neresinde olursanız olun insanın benzer sorunlarla, çaresizliklerle, çelişkiler ve 
kararsızlıklarla mücadele ettiğini anlıyorsunuz çünkü vicdanın vatanı,dini veya ırkı yok, insani duyguların dili aynı.. Oyunculuklar ders olarak verilecek kadar harika, filmin bu kadar gerçekçi olmasında büyük payı var ancak bir tanesi var ki muazzam bir performans sergilemiş; kim olduğunu söylemeyeceğim izlerken dikkatinizi çekeceğine eminim. Aldığı tüm ödülleri sonuna kadar hakettiğini düşündüğüm Bir Ayrılık İran Sinemasını keşfetmek için iyi bir başlangıç olacaktır, iyi seyirler.

Günün Karikatürü #44 || Gözaltı Torbaları

| 8.7.12
Gerçek hayatta şu anı bir düşünsenize, o kadının yaşadığı şoku, dumur oluşunu :)

Günün Şarkısı || William Fitzsimmons - Goodmorning

| 7.7.12
Keşfettiğim en mükemmel sesli adamlardan biri bugünkü şarkımızın sahibi. Amerikalı William Fitzsimmons bir çok enstrumanı dile getirebilen ve icra ettiği Indie müziğin yeni şahlarından olmaya aday uzun sakallı şeker bir abimiz. Güneşin etrafımızı kavurduğu şu sıcak yaz günlerinde içiniz ısınsın diye de dinlemeniz gereken harika şarkılarından biri:


Sevimsizlikler

| 6.7.12

Hangimizin içinden gelmez ki bazen kaçıp gitmek. Tüm sıradanlıklardan, monotona bağlamış onca heyecan verdiğini sandığımız heyecansız şeyden. Hep bir şeyler eksik kalmıyor mu bazen? Büyük bir heyecanla yaptıktan bile sonra bir şeyi, sadece "idare et ruhum" tribine girmez miyiz içten içe. Bazen sıkılıyorum. Oturmaktan değil, başı boş durmaktan da değil, ait olmak zorunda olduğum yerden. Okuldan, egoist hocalardan, çıkarcı insanlardan, sahte karakterlerden, yapmacık eğlencelerden ve sevimsiz dış dünyadan. Her zaman farkında olmak zorundayım, şükredecek yine de çok şeyim var ama bazen öyle bir ülkede öyle bir yozlaşmanın içinde buluyorum ki kendimi, içten içe hiçbir tarafından sevimli bakamıyorum bu çevreye. Motorsikletime atlayıp yollara çıkasım var. Bu fotoğraftaki adamın hissine ihtiyacım var, var ama bir gerçek var. Motosikletin ya da yolların uzak olmadığı ama çekip gidebilme bencilliğini yapmanın en uzak şey olduğu gerçeği. O yüzden gülüyorum yine de, sabrediyorum. Bazen susuyorum bazense konuşuyorum. Çekip gidemiyorum ama beni de içine almasına engel oluyorum ( ya da olmaya çalışıyorum ) tüm bu "sevimsizliklerin"... Öyle bir anlatayım dedim.

"Bak beyim sana iki çift lafım var.."

| 5.7.12
Hepimizin babasıydı Münir Özkul. En azından benim için öyleydi. ve Yeşilçam'ın o tamamiyle bizi anlatan, sıcacık içimize dokunan filmlerinden biri olan "Bizim Aile" den Yaşar Usta'nın Saim Bey'e ayarı. hatırlamak lazım ve bir kez daha dile getirmek lazım, helal olsun babaya. Bu isyanı hakeden o kadar insan varken çıkıp bunu dile getirecek kaç Yaşar Usta var ki.






"bak beyim, sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, herseyin var. binlerce kişi calışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? ama nasıl yakışmasın! sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama, sevgiyi öğretmeye çalışıyorum. hıh, sen, büyük patron, milyarder, fabrikalar sahibi saim bey! sen mi büyüksün? hayır, ben büyüğüm! ben, yaşar usta! sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimizr parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? dokunma artık aileme! dokunma çocuklarıma! dokunma oğluma! dokunma gelinime! eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! anlıyor musun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile!"

"Kimse Mükemmel Değil..."

|

Günün Karikatürü #43 || Bahar Geldi Damsız Almıyoruz

|
Yiğit Özgür... Tüm damsız kalanlara gelsin... :)

Bravo Bello Antonio Di Natale!

|


Avrupa'da 30'lu yaşlarına rağmen nonstop top oynayan ve hala 20'li yaşlardaki verimi sağlayan futbolcu sayısı  azımsanacak gibi değil. Ciddi anlamda Avrupalı oyuncunun iş ahlakı, profesyonelliği Türk futbolcular içerisinde çok az oyuncuda var, bunu hepimiz biliyoruz. İşte bu yüzdendir ki bizde farklı bir durum söz konusu yaş sorunsalında Arupaya nazaran. Neredeyse 29'undan gün almış futbolcular bile "yaşlı"olarak yaftalanır ülkemizde  ve Fatih Terim 33'lük Ujfalusi'yi getirdiğinde " oha bu ne lan bu adam oynar mı" derler. Ama o adam çıkar son üç sezonda yerlerde sürünen Galatasaray defansını toparlayan ana etmen olur. Yani şunu bu ülkede harbiden kabul etmek gerek ki 32 yaş Türk futbolcu için emeklilik, Avrupalı içinse emeklilikten önceki döneme denk. Bir diğer deyişle futbol ömrü bakımında arada rahat 3-4 yıl fark var yani. Dolayısıyla hepimizin, oyuncularımızın, biz taraftarların, basının ve futbol adamlarının bunu kabul etmesi gerekir ki yetenekliyiz ama kalite yerlerde be kardeşim. Diyeceğim o ki; ne kadar zorlasan etsen bizden bir tane Di Natale çıkmaz kardeşim. Adam 34 yaşında milli takımda oynuyor, son 3 sezonunda SerieA gibi bir ligde 80 gol atıyor 20 asist yapıyor ve 2 senelik yeni kontrat imzalıyor. Bizde ise en basit örnek olan Hakan Şükür'e bakalım. 37 yaşında kulüp tarafından emekli ettirilince ağlayıp sızlıyor ben daha oynardım diye. Onunsa emeklilik öncesi üç sezon gol toplamı 19. Ben daha da bir şey demiyorum. Hakan Şükür Galatasaray için efsaneyse Di Natale Udinese için nedir onu da hiç mi hiç bilemiyorum. 
Adamsın Di Natale!

P.S: Burada Hakan Şükür önemsiz biridir demiyorum uyandırayım ama kendisini 37 yaşında bile dev aynasında görmesi de kabul edilebilir bir şey değil be kardeşim. 

Günün Şarkısı || Levthand - Cadillac Track

| 4.7.12
Bugünün şarkısı üyelerinden birinin Türk olduğu Levthand'ın en meşhur parçası Cadillac Track. Gruba ve albümlerine dair bir yazı da yazacağım ileriki günlerde ama öncelikle bilmeyenler için bu harika şarkıları. Bir dinlediniz mi günlerce kafanızda yankılanma potansiyeli yüksek.


Balotelli

|


              Mizah malzemesi de olsan haksız eleştirilere de uğrasan, ara sıra olur olmaz işlerle meydana da gelsen seviyorum seni balotelli kardeşim. Ama harika futbolun için değil, 21 yaşında Inter ve City gibi iki takımda 170 küsür maça çıktığın için değil. Italya formasını giyen sayılı siyahilerden olduğun için değil, 19'unda 30 Milyon € bonservis verildiği için hiç değil ( 1 milyonunu bana göndersen durum değişebilir hani ) seviyorum çünkü hayat sana laylaylom değildi, beyaz bir ailenin siyahi bir evlatlığıyken, kim bilir insanlar sana nasıl bakarken sen şimdi bu konumdasın. Seviyorum çünkü benzin istasyonunda arabana benzin  alırken o sırada istasyondaki tüm arabaların depolarını fulleyecek kadar temiz yürekli bir adamsın ve evet seviyorum seni kardeşim çünkü sen kazandığın paranın yarısından fazlasını afrikadaki kardeşlerin seninle aynı kaderi yaşamasın diye kullanıyorsun ve bunu da cafcaflı markaların logoları arkasında duygu sömürüsü yaparak yapmıyorsun. Troll geyiğine kurban da gitsen, ispanya sempatizanlarının hışmına da uğrasan harbiden canımsın.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Copyright © 2010 AcademyLion