Keblinger

Keblinger

Biri bir şey demiş:

Artık eş zamanlı olarak buradayım:

http://jesusyavuz.tumblr.com


(jesusyavuz)


Galatasaray 1 - 1 Atletico Madrid || Kısmet bu sanki...

| 25.2.10



Bu maçın her yönden ele alınma, değerlendirilme imkanı var ama ilk önce kısmet demek istiyorum ben. Eğer altıpastan üç tane %100 gol kaçırırıyorsanız, ceza sahası içinde hakemin gözü önünde rakibiniz topa eliyle müdahale ediyor ve Uefa'nın pozisyon kaçırmamak adına koyduğu o hakemler hala göremiyorsa pozisyonu, işler böyleyken sen yine de 90. dk'ya berabere giriyorsan ama yine de eleniyorsan ben de burda kısmet derim. Bilmiyorum çok mu duygusal baktım maçın sıcaklığıyla ama durum böyle sanki. Tabi maçta değinecek yazılacak çok şey var, kısmete bağlayıp bitirilecek bir maç değil...



Bugün Galatasaray fena top oynamadı ama gerçek Galatasaray gibi de oynamadı. Ali Sami Yen bu sezon ilk defa bu kadar doluyken takımın daha hücum mantaliteli olmasa da daha istekli ve güvenle oynamasını beklerdim.. Neyse değerlendirmeye başlayalım..

Takım maça topu kendinde tutarak ve Atletico'yu üstüne çekme arzusuyla başladı.. Nitekim maçın ilk çeyreği de pozisyon olmadan üstünlük mücadelesi şeklinde geçti, keza yine de topa daha çok sahip olan takım Galatasaray'dı. Oyun planı evsahibi takımı üstüne çekerek hızlı adamlarıyla kontradan gol bulmak olan Atletico'nun işi de bu yüzden zorlaşarak top yapamaz hale geldiler. Aguero'yu savunma arkasına kaçırma planları da riske girmeden, sabit oynayan Servet-Neill ikilisine takıldı. Hoş Servet bey sabit olmasının nazar boncuğunu 90. dk'da hediye etti takıma ya, neyse. Nitekim 17. dk'da Uğur'un enfes ortasında zamanla hatası yapan Elano müsait bir pozisyonu değerlendirememekle beraber Galatasaray'ın maça ağırlığını koyduğu dakikaları başlattı. Bu pozisyondan 3 dakika sonra yine Elano hızlı gelişen atakta çarprazdan etkili bir şut çıkaramayınca gol sesine özlemimiz arttı. Dk 35 olduğunda ise, Mehmet Topal'ın Hakan'a onun da Keita'ya çıkardığı güzel paslar Keita'nın da harika ortasıyla tamamlanınca Arda altıpasta harika bir pozisyon yakaladı ama topu hepimiz zihnimizde ağlara yollamışken o üstten dışarı yolladı. Kaçan pozisyonlara rağmen ilk yarı mutlu bir şekilde bitti çünkü Atletico'nun pozisyonu bile yoktu. Ama kim bilebilirdi ki sakatlanıp oyundan çıkarken oh çektiğimiz Aguero'nun, maçın kaderini etkileyebileceğini. Lakin Aguero sakatlanmasa Atletico hücumda yine organize olamayacak, maçın ilerleyen dakikalarında riske girmek zorunda kalacak olan Flores, Forlan'ı da oyuna sürecek ve böylece biz de yakaladığımız ani fırsatlarla maçı koparabilecektik. Ama bazen olmayınca olmuyor işte...



İkinci yarıya kötü başladı Galatasaray... Atletico'da meastro görevini üstlenen Reyes'in kilidi olan Elano'nun sakatlığı maçın kaderini direk etkileyen faktörlerden biri oldu. Reyes'i tutamayınca takım - keza Ayhan'ın tutabilmesini beklemiyorduk zaten - ikinci yarının ilk on dakikasında biri mucizevi Leo kurtarışıyla diğeriyse mucizevi direkle engellenen iki Reyes tehlikesi yaşadık. Daha sonra ise oyuna yavaşça ısınan Atletico 63'teki taç organizasyonunda takımın bi anlık konsantrasyon bozukluğundan yararlanarak Simao'yla golü buldu. Golden sonra silkelenen Galatasaray 66'da Arda'nın ortasında Keita'nın güzel kafa vuruşuyla beraberliği yakalayıp umutları tazeledi.. Bu arada Keita demişken bugün Uğur'la uyumları fena olmasa da Sabri'yi fazlasıyla aradığımı söyleyebilirim. Çünkü istekli bir Keita arkasında Sabri'yle çok daha fazla etkili olabiliyordu. Uğur onu çok yanlız bıraktı sanki, belki de Rijkaard'ın bu yönde telkinleri vardır ama yine de Sabri gibi insiyatif alması gerekirdi.. Neyse maça dönelim..


Maçın o malum 'Perea Elciği' pozisyonuna dek etkili olan takım Galatasaray'dı. Daha sonra bu kahreden hakem hatasına sinirlenen Caner'in sinirle üste üste yaptığı disiplinsiz hareketler ve takımı on kişi bırakması takımın da geriye çekilmesine neden oldu. Zaten morali bozulan takım bi de eksik olunca , üstüne kondisyon problemi de doğunca Reyes'in pasıyla bulduğu Forlan'ın uzak köşeye yolladığı plase turu ve hayallerimizi yok etti...



Sonuç böyle olunca maç içindeki pozisyonlara, hakemin o bariz hatasına ( hata mı acaba o da meçhul! ) ve Caner'e yanmamak elde değil... Ama yine de şöyle birşey varki her ne kadar eksik olun forvetiniz olmasın, yorgun olun vs vs ama siz Galatasaraysanız ve taraftarınız o stadı hınca hınç doldurduysa deplasmandan avantajla döndüğünüz rakibi de, tüm handikapları da gerekirse de hakemi yenebilmesiniz!!!
Geçen sene Hamburg maçıyla yaşadığımız uzun süreli travmayı umarım bu maçtan sonra da yaşamaz takım.. Biz yaşadık ama alıştık zaten...

İstatistikler:
8 Toplam Şut 10
3 İsabetli Şut 5
6 İsabetli Orta 2
18 Faul 7
4 Korner 0
2 Ofsayt 1
46 Topla Oynama (%) 54

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorum yapmak için üye olmak gerekmiyor. Vallahi.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Copyright © 2010 AcademyLion