Keblinger

Keblinger

Biri bir şey demiş:

Artık eş zamanlı olarak buradayım:

http://jesusyavuz.tumblr.com


(jesusyavuz)


Sabır

| 26.8.10

Malum Ramazan ayındayız, öncelikle herkese bol hurmalı, pideli ve neşeli sofra sohbetleriyle dolu bir Ramazan diliyorum. İşten dolayı oruç tutamıyorum ve pek ramazan havasını yaşamıyorum gerçi ama neyse. Tabi oruc tutamıyorken, takvim yapraklarına da dur diyemiyoruz haliyle... Eylül ayına yaklaşırken, ligde geride kalan iki haftada ve de Avrupa Ligi elemelerindeki iki turda da gördük ki hazır değiliz daha, eksik bir şeyler var. Hatta eksik birçok şey var, besbelli ama çok erken başlamadık mı tepki koymaya, istifaya çağırmaya? Her şeyden öte takım ruhunu yakalama çabasındaki bir ekibe, henüz yolun başında anti moral aşılamak ne kadar faydalı gelecek adına? Yanlış yapıyoruz, belki de yaptırılıyoruz, bilemiyorum...

Geriye baktığımızda; iki maçta alınmış iki mağlubiyetli bir lig ve zorla atlatılmış bir Avrupa elemesi görüyoruz ki yine zorlanılan ve kötü bitme ihtimali olan bir Avrupa elemesi daha bizi bekliyor. Tabloya baktığımızda önceki senelere nispeten sezon başlarında gümbür gümbür esen sarı kırmızı fırtına bu yıl ters yönde esiyor gibi görünüyor, orası kesin. Geç kalınmış transfer çalışmaları, geleneksel hale gelen sakatlar ordusu ve yönetim içerisinde görülen veya öyle aksettirilen sorunlar bu tablonun başlıca sebebi dersek yanılmış olmayız herhalde, zira birçoğunuzun görüşü de bu yöndedir sanırım. Peki şimdi ne olacak? Rüzgar fırtınaya dönüşecek mi, yoksa yönünü mü değiştirecek, ya da rüzgarı bir yana bırakıp yelkenlerini mi değiştirecek Galatasaray? 

Geçen iki başarısız sezona bakıldığında, ikisinde de lige iyi başlamış ve ligin ilk yarısını ezeli rakiplerinin önünde veya yakasında bitirmiş bir Galatasaray vardı. Hatta sadece geçen sezona baktığımızda bile; yere göğe sığdırılamayan, açık ara şampiyon ilan edilen, sezona 5 kupa hedefi koyan bir takım vardı, sezon başındaki temposuyla. Ne oldu sonra? Zorla elde edilmiş Avrupa bileti ve kupalarda büyük hayal kırıklığı... Demek ki ilk maçlarda esmekle olmuyormuş bu işler... Aynı şey değil, görünen köy kılavuz istemez, bu işin sonu kötü diyenler geçen sene işler çok iyiyken de görmüş müydü sezon sonundaki hüsranı? Demek ki hiçbirimiz müthiş öngörülü insanlar değiliz. O zaman n'apmalı? Sabretmeli, takımına güvenmeli. Hatalar yok mu, eksikler yok mu, elbette var. Ama bu takımda her şeye rağmen iyi oyuncular ve Rijkaard-Neskeens ikilisi var. Üstüne konuşulacak, tartışılacak çok mesele var ama henüz daha yolun başındayeken biraz daha sabretmek gerekiyor, demek istediğim bu... Hani ruh ruh diye devinip duruyoruz ya durmadan, tribünde teknik adam kovmaktan, yönetimi istifaya çağırmaktan önce, futbolcuya hangi takım için oynadığını hatırlatmakla yakalayabiliriz o ruhu... Sabretmeliyiz bir süre daha, unutmamalıyız ki Beşiktaş Arda'sı olmadığı için Querasma'yı aldı, Fenerbahçe Baros'u olmadığı için Niang'ı aldı. Dolduruşa gelmeden, kendimizi bilerek ve biraz da güvenerek beklemeli biraz daha, henüz köy-kılavuz olayına girmek için çok erken....

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorum yapmak için üye olmak gerekmiyor. Vallahi.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Copyright © 2010 AcademyLion